Fransa, Enerjideki Krizi Fırsata Çevirme Peşinde

Geçen hafta içinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2030’a kadar nükleere 1 milyar Euro yatırım yapacaklarını duyurdu. İktidarının başında Enerji üretiminde nükleerin payını düşüreceklerini açıklayan Macron, şimdi hızla yeni santrallar inşa etmeleri gerektiğini söylüyor. Ayrıca Fransa’nın başı çektiği 10 AB üyesi, hafta başında AB Komisyonu’na gönderdikleri mektupla nükleerin ‘yeşil’ olarak sınıflandırılmasını istedi.

Mektupta enerji fiyatlarındaki son artışa dikkat çekilerek, “Üçüncü ülkelere bağımlılığın azaltılması” gerektiği kaydedildi. Yaklaşan kış öncesi AB’nin Rus gazına bağımlılığı tartışma konusu. Rusya, siyasi rakibi Ukrayna’yı cezalandırmak ve ABD’nin itirazlarına rağmen inşa edilen Kuzey Akım-2 boru hattının bir an önce işletmeye alınması için arz dengesini bozarak fiyatları manipüle etmekle suçlanıyor.

Hem enerji faturalarını hem Fransa’nın argümanlarını destekleyen bir diğer gelişme yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel ısınmanın etkilerine karşı savunmasız olduğunun görülmesi oldu. Geçen yaz kuzey yarımkürede rekor düşük seviyede rüzgâr esti, Avrupa’da rüzgâr gücü ortalamanın yüzde 15 altında kaldı. Bilim insanları bunun uzun vadeli bir değişimi yansıttığını ve kesinlikle sıcaklık artışıyla ilgisi olduğunu düşünüyor. Rüzgâr pervaneleri dönmezken Çin’den Brezilya’ya çok geniş bir coğrafyada görülen kuraklık da hidroelektrik üretimini vurdu.

56 santralı ile ABD’den sonra dünyanın en önemli nükleer enerji ülkesi Fransa’nın karşısında ise birliğin lokomotifi Almanya duruyor. Japonya’da 2011 yılında yaşanan Fukişima felaketinden beri nükleer karşıtı cephenin başını çeken ve halihazırda faal durumda 6 santrali bulunan Almanya, 2022 itibariyle tüm reaktörlerini kapatmayı hedefliyor. Devlet politikası bu yönde olsa da nükleere ikinci şans verilmesi gerektiğini düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Almanya’da mayıs ayında yapılan bir ankete göre, nükleer karşıtlarının oranı 2012’deki yüzde 73’ten yüzde 56’ya gerilemiş durumda. Nükleer yanlıları bu enerjinin “Düşük karbon emisyonu” özelliğine vurgu yaparken Berlin yönetimi karşı argümanını “Tehlikeli atık sorunu ve yüksek ilk yatırım maliyeti” üzerinden kuruyor.

Avrupa Komisyonu’nun yeni ‘sürdürülebilir finans sınıflandırması’ hangi yatırımın ‘yeşil’ olarak görüleceğine dair kılavuz niteliğinde. Sınıflandırma süreci nükleer ve doğalgaza ilişkin itirazlardan ötürü henüz tamamlanamadı.

En az Fransızlar ödüyor

Elektriğinin yüzde 71’ini nükleerden karşılayan Fransa’da hane halkı geçen yıl elektriğe, megavat saat (MWh) başına yaklaşık 190 Euro ile AB ortalamasından daha az ödedi. Bu tutar İtalya ve İspanya’da 250 Euro iken Almanya’da 320 Euro civarındaydı. Alman şirketlerin kasasından elektrik için Fransız rakiplerinden 1.6 kat daha fazla para çıktı.

Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr ( Muhammed KAFADAR )

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir