PPK’nın Yeni Üyesi Yusuf Tuna: Üretmeden Tüketiyoruz. Enflasyonun Nedeni Bu

Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu Üyeliği’ne atanan Prof. Dr. Yusuf Tuna, BDDK ve TMSF’nin kuruluşunda görev aldı. Şu anda İstanbul Ticaret Üniversitesinde İşletme Fakültesi öğretim üyesi. Ayın zamanda Şeker Leasing Bağımsız Yönetim Kurulu üyesi olan Tuna, 21 Kasım 2017 tarihinde üniversitede verdiği derste öğrencilerine “Tüketim toplumu olduk, çok harcıyoruz. Üretmeden harcıyoruz. Enflasyonu da bu körüklüyor. En son Osmanlı borcu 1954’te ödendi ama maalesef sonrasında da borçlanma durmadı. Borç ödemekten daha potansiyelimizi kullanamadık” diye konuştu. Tuna konuşmasında sık sık Atatürk’ü överek ondan örnekler veriyor.

2 başkan yardımcısı ve 1 Para Politikaları Kurulu üyesinin görevden alınmasının ardından Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu Üyeliği’ne atanan Prof. Dr. Yusuf Tuna, İstanbul Ticaret Üniversitesinde İşletme Fakültesi öğretim üyesi. 21 Kasım 2017’de katıldığı Akademik Başarı ve Hayat Becerileri” dersinde “Tüketim toplumu olduk, çok harcıyoruz. Üretmeden harcıyoruz. Enflasyonu da bu körüklüyor. Siz siz olun, iyi çalışan, güven veren, üreten bireyler olun. En son Osmanlı borcu 1954’te ödendi ama maalesef sonrasında da borçlanma durmadı. Borç ödemekten daha potansiyelimizi kullanamadık” diye konuştu.

Şu anda bir savaşın içindeyiz

Derste yaptığı konuşmada “Şu anda bir savaşın içindeyiz” demeci dikkat çeken Tuna örnek olarak Atatürk’ün Amasya’ya gidip Amasya Genelgesini yayınladıktan sonra İstanbul ve Avrupa basınının Terörist Mustafa Kemal ve Arkadaşları şeklinde manşet atmalarını vererek şunları kaydetti: “Ama onlar kimseye kulak asmadılar ve bu cennet vatanımızı bizlere emanet ettiler. Bu savaş bugün de devam ediyor. Şimdi yöneticilerimiz için her türlü iftiraya başvuruyorlar. Yerli ve yabancı işbirlikçiler işbaşında. Yerli işbirlikçi hainlerin 15 Temmuz’da yaptıklarına hep beraber şahit olduk. Türkiye borç faizi olarak geçen sene 43 milyar lira ödedi. Kime gitti para? Nato’da Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i hedef gösteren mihraklara gitti. Savaşlar eskiden topla tüfekle olurdu, şimdi yöntemler çok değişti. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nda (1934-1938) uçak yapmak hedeflenmişti; ama ülkemizin kalkınmasını, güçlenmesini istemeyen çok. 1936’da Atatürk hastalanınca bağımsızlık zayıfladı. Bizim kavgamız tam bağımsız olabilmektir. Şu anda başta cumhurbaşkanımız olmak üzere ülkemizi yönetenlerin bu şuurda olmaları gelecek açısından ümit vermektedir. Ekonomik olarak büyüyoruz ama kazancımız ne yazık ki aldığımız borcun faizine gidiyor. ‘Benim istediğim enflasyon oranı olacak, ben istediğim zaman sıkıntı yaparım’ diyor dış güçler. ‘Işid’ dediler, Amerika’yla ortak çıktı. Terör örgütünü de o üretiyor. Uyanık olmamız lazım, küskünlerin ve kaosun çok olduğu uluslararası bir ortamdayız çünkü. Satrancı çok dikkatli oynamalıyız.”

Türkiye’nin coğrafyası maliyetli

Türkiye’nin coğrafyası çok maliyetli olduğuna dikkat çeken Tuna “Kendi toprağımız için adeta kira veriyoruz. Hepimizin geçimle ilgili sıkıntısı var ama her şeye rağmen gelecekten ümitliyim; çünkü geleceğimiz sizsiniz. Ben size güveniyorum; daha iyi eğitim alıyorsunuz, sorguluyorsunuz ve daha akılcı hareket ediyorsunuz. Medeniyet akılla oluyor, insanı kâmil olmak lazım. Benim özgürlüğüme zarar vermedikçe herkes istediği kıyafeti giymekte, istediği gibi yaşamakta özgür. Zorla ‘şunu yap, bunu yap’ demekle adam olunmaz’ diye konuştu.

Dağlara taşlara yazardım

Yusuf Tuna kendisini ise öğrencilere şöyle tanıttı: “Ekonomi tahsil ettim. 1977’den beri ekonomi bilimini öğrenmeye çalışıyorum. Trabzonluyum ama aslen, Kafkasya Dağıstanlıyız. Aile büyüklerim önce Bayburt’a, daha sonra Trabzon’un Yomra İlçesi’nde Kılıçlı Köyü’ne yerleşmişlerdir. İlkokulu köyde okudum. Çocukluğum köyde geçtiği için çok şanslıyım; civciv sevdim, kuzuyla oynadım, toza toprağa bulandım. Elime bir kömür parçası geçse dağlara taşlara yazardım. O zamanlardan beri okumaya, yazmaya çok meraklıyım. Öğrenmeyi ve bildiklerimi aktarmayı da severim. Benim çocukluğumda poşet yoktu, satıcılar aldıklarımızı, kâğıttan kese kâğıtlarına koyarlardı. Ben o eski tarihli gazetelerden yapılmış kese kâğıtlarını kat yerlerinden açardım; ölüm ilanlarına kadar bütün haberleri okurdum. Bir konuşma sırasında da yazılardan aklımda kalanları söylerdim. O zamanlar büyüklerim, ‘Bu çocuk bütün bunları nasıl biliyor?’ diye şaşardı. Bunu niye anlattım? Okul bitince okumak bitecek sanmayın, kendinizi geliştirmek için yaşamınız boyunca okumalısınız. Okumanın yaşı, sonu yok; ben hâlâ öğrenciyim. 1969’da babamın işi dolayısıyla Bursa İnegöl’e taşındık. Bu bir iç göç meselesi. Niye oluyor iç göç? Toprak sınırlı, aileyi geçindirmeye yetmiyor; biz de göç ettik. Ortaokulu, liseyi İnegöl’de okudum, sonra Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’ne girdim. 1982’de İstanbul Üniversitesine asistan olarak alındım. 1984’te yüksek lisans, 1988’de doktora bitti. 1991 yılında iktisat politikası anabilim dalında doçent ve 1997’de profesör oldum. 2003 yılında BDDK ve TMSF kurul üyeliğine atandım. 2009’da kanuni sürem bitti, İstanbul Üniversitesinden emekli oldum. 2010’dan beri İstanbul Ticaret Üniversitesindeyim. Rektör Yardımcılığı, Mali İşler Koordinatörlüğü, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptım, halen Rektör Danışmanı olarak görev yapıyorum. Böyle arka arkaya anlatınca onca yılı söylemek ne kadar kısa sürdü, değil mi? Ömür de böyle çabuk geçiyor işte. Buradan çıkaracağımız sonuç: ‘Zaman geriye döndürülemez bir şekilde hızla akıyor. Zamanınızı çok iyi değerlendirin.”

Kaynak: https://www.haberturk.com (Rahmi Ak)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir