Ellerinden öperim öğretmenim

Bir tarafta siyasetin ucuzluğu, diğer tarafta geçim sıkıntısı… Bir yanda hayat koşullarındaki kötüleşme öte yanda gelecek kuşaklara yönelik taşınan endişe… Dış siyasetten güvenliğe, mülteci meselesinden yaklaşan krizlere kadar ülke gündemi insanları o kadar yordu ki…

Yurttaşın gündemiyle ilgisi kalmayan konular, yok sayılan sorunlar, hatasını kabul etmeyen yöneticiler ve daha niceleri, vatandaşın bile tartışma adına birbiriyle küstüğü bir fotoğrafa nasıl geldik oturup sorgulamamız gerekiyor.

Ama tüm bu kokuşmuşluk ve sorun yumağı içerisinde bazen öyle bir olay yaşanıyor ki, tükendiğini hissettiğiniz gücünüz yerine geliyor ve ‘işte bu insanlar için uğraşmaya değer’ dedirtiyor.

Eğitim noktasında büyük problemlerimiz olduğunu biliyoruz. Pandemide uzaktan eğitimin de aslında sonuç vermeyeceği bence çok net ortaya çıktı. Belki ihtisas noktasında sertifikasyon ya da ek eğitimler için uzaktan eğitim yapılabilir.

Lakin okulların açılması ve çocukların her şeye inat okullarına koşması, bu işin ana eğitim aşamasında uzaktan, yani insansız olamayacağını bize net bir biçimde gösterdi. Çünkü eğitim sadece bilgilerin aktarılması ile sınırlı kalırsa öğretim olur. Onu uzaktan verebilirsiniz. Fakat işin içine eğitimi katıyorsanız, insan yani öğretmen faktörünü göz ardı edemezsiniz.

Şimdi belki rastlamayanlar için bu satırları yazmama neden olan bir öğretmenden söz edeceğim. Edirne’nin Yeniimaret semtinde Mithatpaşa İlköğretim Okulu’nun Müdürü Ertan Çekiç…

Sadece bir öğretmen ya da idareci değil. Her şeyden önce eğitimin ve duyarlılığın ne kadar önemli olduğunu, bize insan olabilmenin hepsinin temelindeki gerçek olduğunu hatırlatan işlere imza atıyor.

ANKA kaynaklı habere göre, kimi zaman açık havada kurduğu çadırda çocuklara eğitim verilmesini sağlıyor; kimi zaman velilerle işbirliği yapıp okulun dış cephesini boyuyor.

Hababam Sınıfı’nın Kel Mahmut tiplemesini aratmayacak cinsten işlere imza atan bu öğretmen, şimdi de ağırlıklı dezavantajlı çocuklardan oluşan öğrencileri için, mesai dışında çalışıyor.

İnşaatlarda amelelik yapıyor. Niye biliyor musunuz? İhtiyaç sahibi çocuklara ayakkabı alabilmek için. Bu ilk işi değil. Daha önce de yine çocuklarına katkı sağlamak için tarlada çalışmış.

İnşaattaki ustaların yevmiyelerini bağışlaması ise bambaşka bir güzellik. İşte bizi bu öğretmenler kurtaracak. Öğretmenliği sadece meslek olarak yapmayan, toplumun harcını kuran usta olduğunu bilerek, çocuklara kendi çocukları gibi bakıp, onların okumaları için cansiperane elini taşın altına koyarak yaklaşan, aslında onlara en büyük hayat dersini veren bir öğretmenden alacağımız çok ders var.

Hani derler ya ‘sen mi kurtaracaksın bu memleketi’ diye… Evet, aslında her şey o tek kişinin sorumluluğunu bilmesiyle düzelmeye başlayacak. Mış gibi yaparak değil, tüm gövdesiyle o sorunu üstlenerek gösterdiği tavırla değişecek her şey.

Teşekkürler Ertan Çekiç; teşekkürler Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’e yakışan Cumhuriyet öğretmenim. Sizin nezdinizde, bu duyarlılığa sahip tüm öğretmenlerimizin ellerinden saygıyla öperim. Umut mu arıyorsunuz? Bu pırıl pırıl öğretmene bakın. Umudun güneş gibi doğduğunu göreceksiniz.

cetinunsalan@yahoo.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir