Geliştirilen hububat çeşitleri ile küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan riskler azaltılacak

Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, küresel iklim değişikliğine uyum sağlayarak verim kayıplarını en aza indirecek hububat çeşitleri geliştiriyor.

Bir programa katılmak üzere Konya’ya gelen TAGEM Genel Müdürü Nevzat Birişik, AA muhabirine, tarih boyunca var olan kuraklık tehdidinin, yakın gelecekte çok daha fazla hissedilebileceğini söyledi.

İklim değişikliğinin sadece kuraklık olarak değil, aşırı yağış ya da aşırı soğuk olarak da kendini gösterdiğini belirten Birişik, tarımsal üretim stratejilerini değişen koşullara uyarlayarak, mücadele edilebileceğini ifade etti.

Kuraklığın sadece tarlayı daha fazla sulamakla değil, aynı zamanda kuraklığa dayanıklı bitkilerle aşılabileceğine dikkati çeken Birişik, “Tarımsal bitkiler zaten yüz binlerce yıldır her şartı tecrübe ederek günümüze geldi. Dolayısıyla bizim kuraklıkla mücadelede ana stratejimiz, bitkilerin geninde, bilincinde, hafızasında bulunan bu bilgileri çıkarıp, zor şartlara dayanıklı çeşitler geliştirmek olacak.” diye konuştu.

Her koşulda çiftçinin yüzünü güldürebilecek çeşitler geliştirdiklerini vurgulayan Birişik, şöyle konuştu:

“Bizim kuraklığa dayanıklı 26 buğday, 12 arpa, 8 tritikale, 2 de yulaf çeşidimiz var. Soğuğa dayanıklı fındık, kayısı ve elma çeşitlerimiz üzerinde de çalışıyoruz. Örneğin ‘Taner’ diye bir buğday çeşidimiz var. Kuraklığa dayanıklılığı tescilli, çok güçlü bir çeşittir. Çiftçi tarlasını ekeceğinde gelecek yılın kurak olup olmayacağını bilmediği için endişeleniyor. Biz bu çeşidi sulu şartlarda da yüksek verim sağlayacak şekilde ıslah ettik. Yani bir buğday ekiyorsunuz, eğer su yoksa verimi sizi mutlu ediyor, ola ki yağmur yağarsa verimi sizi iki kez mutlu ediyor.”

“TAGEM’in milli ekonomiye doğrudan katkısı 4,7 milyar lira”

Çalışmaların aralıksız şekilde sürdüğünü anlatan Birişik, şöyle devam etti:

“Her yerin ihtiyacına uygun çeşitler geliştireceğiz ve o çeşitleri orada deneyip, halkımıza orada göstereceğiz. Çünkü çiftçi görmek istiyor. Geliştirdiğimiz çeşitleri her yerde deneyeceğiz. Buna ilaveten çeşitlerimizi kendi gen kaynaklarımızdan, hastalıklara dayanıklı olarak geliştireceğiz. Bu şekilde çiftçimiz daha az su kullandığı gibi daha az da ilaç kullanacak. Belki bir müjde olarak da bu çeşitleri kullanan çiftçiler daha az su daha az ilaç kullanırsa alacağı destek de daha yüksek olacak.”

Yürüttükleri çalışmaların oluşturduğu katma değere de değinen Birişik, “TAGEM’in Türk milli ekonomisine yaptığı doğrudan katkı 4,7 milyar liradır. Tarlaya ekilen buğday un, ekmek, pasta olunca, hayvanlardan sağılan süt, yoğurt, peynir olunca, ipek, elbise, kıyafet olunca yarattığı dolaylı ekonomi ise 42 milyar liradır. Türkiye kendi kendine yeter bir ülkedir.” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir