ENFLASYON NEREYE KOŞUYOR

Tüketici enflasyonu Haziran ayında % 17,53 oranında artış gösterdi. Fiyatlar bir önceki aya göre %1,94 oranında arttı. Sadece bu oranlar dahi fiyat artışlarındaki katılığı göstermek için yeterli.

Enflasyonun bizdeki ana nedenini tartışmaya gerek yok. Döviz kurundaki belirsizlik, yabancı sermaye olarak adlandırılan sıcak para yatırımcılarının dünya ve bizdeki verilere karşı hassasiyeti ile döviz kurlarındaki artış pahalılığında ana nedeni olarak ortaya çıkıyor. Sanayinin ana girdisi olan enerjinin ithal olması, ara ve hammadde mallarının ithal olması bunun yanında birçok tüketim malının da yurt dışı piyasalara bağımlılığı bizdeki fiyat artışlarını tetikleyen en önemli unsur.

Enflasyona karşı savaş vermesi için görevlendirilen Merkez Bankasının elindeki silah ise artık enflasyona karşı etkisi tartışmalı olan “politika faizi”. Yükselen enflasyon karşısında Merkez Bankası eli kolu bağlı durmak ve yükselen enflasyonu seyretmek zorunda kalıyor.

Tüketici enflasyonundan daha tehlikeli bir durum söz konusu. Söz konusu bu gelişme biraz göz ardı ediliyor. Duymazlıktan geliniyor. Yurt içi üretici fiyat endeksi olarak söylenen, üretici fiyatlarındaki artışın takip edildiği Yİ-ÜFE yıllık olarak % 42,89 oranında arttı. Bir önceki aya göre artış oranı ise %4.

Bu artış oranının anlamı nedir? Üretici belli bir süre içinde kendi maliyetlerinde meydana gelen bu artışı satış fiyatlarına mutlaka yansıtacaktır. Dolayısı ile bizi yani nihai tüketiciyi ilgilendiren fiyat artışlarında önümüzdeki dönem hala artışın yüksek olacağı öngörüsü bir hayli gerçekçi.

Peki enflasyondaki bu artış sadece bizdeki kur artışları merkezli midir? Yoksa başka nedenleri de var mıdır? Bunu anlamak için daha önce birkaç yazıda da belirttiğim yurtdışı hammadde ve yarı mamul fiyatları ile ciddi şekilde artış gösteren Gıda Endeksinin bizdeki enflasyonu da diğer ülkelerde olduğu gibi arttırdığı bir gerçekliktir.

Gıda endeksi son günlerde hafifçe düşmekle birlikte 31 Aralık 2018 tarihinde 912,88 iken bugün 1.878’dir. İki buçuk sene içinde gıda fiyatları, dolar bazında %106 oranında artmıştır. Buna demir çelik, alüminyum, bakır gibi metal fiyatları ile dünyada ikinci en büyük ithalatçısı olduğumuz petro kimya ürünleri fiyatlarındaki artışları da eklediğimizde dünya ölçeğinde durumun çok hoş olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Dünyada rezerv para olarak kullanılan dolar, avro, Japon yeni, İngiliz sterlini gibi paraların ciddi boyutlarda basıldığını da eklersek, enflasyonun birdenbire çığırından çıkabileceği olasılığını da mutlaka göz önünde bulundurmalıyız.

1930’ların Türkiye’sinde dünya ekonomik bunalımdan kırılırken, Mustafa Kemal Türkiye’si alınan önlemler sayesinde Sovyetler Birliği ile birlikte o yıllarda dünyanın en çok büyüyen 2 ülkesiydiler.

Bu arada Merkez Bankasının doğal gaz fiyatlarını düşük tutmak amaçlı Botaş’a tekrar döviz satmaya başlaması, geçen haftanın dikkate değer gelişmelerinden biriydi. Bir tür katlı kur uygulaması olan bu işlemin; gerek hane halkı kullanımı, gerekse de sanayi de enerji kullanım fiyatlarını düşük tutma hedefli bir sübvansiyon olması Merkez Bankamızın olumlu bir uygulamasıdır. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir