Bilindiği üzere liberaller “devlet üretimden uzak durmalı”, “sadece piyasayı gözetmelidir” görüşündeler. KİT’lerin üretim yapmasını eleştirmek amacıyla da “devlet süt mü üretir, devlet deterjan mı yapar” vb eleştirilerle üretimi küçümseyici ifadelerde bulunurlar. Özel sektörün daha verimli üretimde bulunduğunu her fırsatta vurgularlar. Üstelik ülkemize bu görüşü tek doğruymuş gibi dayattılar. Ne yazık ki 80 sonrasında bu politika ülkemizde iktidar kim olursa olsun büyük oranda uygulandı. Ancak günümüzde kamu üretiminin önemini artık özel sektör bile fark etmiştir. KİT’lerin öncü roller oynamaya başladığı günümüzde, KİT’lerin üretime girmesinin faydalarını değişik açılardan incelemeye çalışacağız.
Tüketimin artırılması bakımından değerlendirme
Türkiye gelişmekte olan bir ülke olduğundan pek çok mal ve hizmette tüketim istenilen seviyede değildir. Diğer bir deyişle tüketim eksikliği vardır. Bu yüzden kamunun yapacağı yatırım tüketimi artırır yani kendi tüketimini yaratır. Özellikle alt- düşük gelirli tüketiciler hedeflendiğinde özel sektörü dışlamaz. Özellikle süt, peynir, et tüketimi gibi temel gıdalarda; bilgisayar, tablet gibi elektronik eşyalarda bu duruma şahit olduk. Pandemi döneminde tablet/ bilgisayar alamadığı için derslerini takip edemeyen öğrenci gerçeğiyle karşılaştık. Örneğin devletin tablet üretip ihtiyacı olan öğrencilere uygun fiyata sunmasıyla hem insanların temel ihtiyaçları karşılanmış hem de üretim yapılmış olur.
Bazı ürünlerde pazar oluşacak kadar bile üretim olmamaktadır veya fiyatlar çok pahalıdır. Bunların da üretiminin artıp tüketiciye sunulacak miktara ulaşabilmesi ve fiyatların normal seviyeye gelebilmesi için kamu üretimi gerekmektedir. Bu durum özel sektörün de lehine olacaktır.
Stratejik ürünler bakımından değerlendirme
Üzerinde anlaşılan bir nokta ise KİT’lerin stratejik ürünleri üretilmesidir. Fakat stratejik ürünlerin neler olduğu konusunda görüş birliği yoktur. Kanımızca dış açık verdiğimiz ürünler, ekonominin devamlılığını sağlayacak nihai mallar ve/veya ara mallar stratejik ürünlerdir.
Ancak bebeklerimizin, çocuklarımızın gelişimini sağlayacak oyuncaklar bile, gençlerimizin eğitimlerinde ihtiyaç duydukları teknolojik eşyalar dahil kısaca insanımızın gelişimini sağlayan, refahını ve hayat kalitesini yükselten her ürün stratejik ürün olarak değerlendirilmelidir. Bu tür ürünler eğer yeteri miktarda ve uygun fiyata üretilmezse kamu tarafından üretilmelidir. Bu sayede hem ekonomimizin hem insan kaynağımızın gelişimi sağlanmış olur.
Üretim kültürü bakımından değerlendirme
Önceki hafta açıklanan, İstanbul Sanayi Odası’nın Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu raporunda ilginç bir bilgi vardı. İlk 500 sanayi kuruluşunun neredeyse yarısı 2020 yılında ARGE yatırımı yapmamış. Kamu ise yatırımlara kar odaklı bakmadığı için ARGE yatırımı yapar, teknolojik gelişmeye önem verir, alanında uzmanlaşmış eleman yetiştirir. Dolayısıyla kamu üretimi ile teknolojik, katma değeri yüksek yatırımlar daha kolay yapılabilir. Bu sayede özel sektörün de teknik bilgisi (know how) artar. Bunun örneğini ASELSAN, TUSAŞ vb şirketlerde görmekteyiz. Bu şirketlerin ürettiği teknoloji ve yarattığı teknoloji kültürü özel sektörü de beslemektedir.
Örneğin Türkiye tekstil üretiminde milyarlarca Dolarlık üretim yapmaktadır. Ancak halkımız hala Sümer Holdingi unutmamıştır. Sümer Holding uygun fiyatlı ve kaliteli üretimin yanında Anadolu motiflerini geliştirirmiş, koruyup günümüze kadar ulaştırmayı başarmıştır.
Kısaca kamu faaliyette bulunduğu her alana bütüncül yaklaşır. Sektörün tüm paydaşlarını gözetir. Bu yüzden özel sektörün yanında kamunun da üretimde bulunması özel sektörün eksik olduğu noktaları tamamlar.