Turizm Bakanı ve Sağlık Bakan Yardımcısı düzeyinde Rusya’ya turizm ve aşı başlığıyla yapılan ziyarette verilen cevap çok şey anlatıyor. Hatta doğru bir strateji izlenmezse bundan sonra başımızın sandığımızdan daha çok belaya gireceğinin de ipuçlarını veriyor.
Nereden mi anlıyoruz? Mealen ‘aşı alalım, turist yollayın’ diye özetlenebilecek ziyaret kapsamındaki yanıt, önce 1 Haziran’da uçuş seferi talebinin reddi ama bundan önemlisi 15 Haziran vurgusu…
Ne dedi Rus tarafı? Hava trafiğinin açılışı için en erken tarih 15 Haziran… Peki bu tarih niye önemli? 14 Haziran Brüksel’de gerçekleşecek NATO Zirvesi’nde Türkiye’nin alacağı tavra bakılacak.
Kararından değil, tavrından söz ediyorum. Bu ifade bundan bir duruş sergilemeden, rüzgara göre her iki tarafa da boncuk dağıtan Türkiye’ye yapılmış en net uyarıdır. Türkiye’nin taraf olması değil, tarafsızlığını koruması isteniyor.
Kendisi zaten sorunlu Kanal İstanbul üzerinden başlatılan Montrö tartışmalarından, S400 konusunda açıklama yaparken ‘aslında’ diye başlayan cümlelere kadar belli ki son dönem ortaya koyduğumuz ikircikli yaklaşım Rusya’da rahatsızlık yaratmış.
NATO’nun dolayısıyla ABD’nin Karadeniz’e girme hayaline, kendisi zaten sorunlu bir projenin finansmanı için onay verilecek mi? İşte kritik yanıt burada gizli… Türkiye’nin kendi çıkarları doğrultusunda net bir tavır sergilemesi gerekiyor.
Zihniyetin ‘bitaraf olan bertaraf olur’ anlayışından ibaret olduğunu düşünürseniz, geldiğimiz noktanın ne kadar sakat olduğunu da anmak kolaylaşıyor. Oysa Türkiye her zaman duruşu net olan, uluslararası anlaşmalara bağlı, kendi çıkarlarını öncelikleyen tavrıyla yakın zamana kadar dış siyasette kredibilitesi en yüksek ülkelerden biriydi.
Kasaba tüccarı yaklaşımlarıyla, ayak oyunlarıyla, günübirlik sözde uyanıklık yapan tavırlarıyla itibarını zedelerken, diğer taraftan da herkesin tepkisini aynı anda çekmeye başlayıp yalnızlaşıyor.
Bu ziyaret ve verilen yanıt hem bir ekonomik tavır değil, hem sağlıkla ilgili bir yaklaşımın eseri olamaz. Çünkü Ruslar, pandemi döneminde dünyanın farklı noktalarına turist gitmesine olanak tanıyorlar.
Ama Türkiye bekleme odasında tutuluyor. Bunun temel nedeni de dış politika zannedilen, duruma göre tavır alan, ama sonuçta herkesin tepkisini çeken küçük hesap kokan tavrı.
İşte bu nedenle ekonomiyle dış siyasetin birbirinde ayrı olmadığını bir kere daha anlamamız; Atatürk’ün dehasından ilham almamız, yurtta ve dünyada barış ilkesinin ne kadar önemli olduğunu görmemiz gerekiyor.
Bunu hiç olmazsa istiklal mücadelesinin meşalesinin yandığı 19 Mayıs günü tekrar masaya yatırıp, hatırlayalım. Yoksa bu sözde uyanık tavırlarla daha çok başımız ağrıyacak.
Atatürk’ü anlamak dileğiyle 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız’ı kutlarım.