Dünya Gazetesi’nin haberine göre; küresel piyasalarda, bazı emtia fiyatlarının rekor kırdığı haftada artan enflasyon endişelerine paralel dünya genelinde birçok piyasada satış ağırlıklı bir seyir izlenirken, gelecek hafta ABD Merkez Bankası’nın (Fed) toplantı tutanakları başta olmak üzere yoğun veri gündemi takip edilecek.
ABD’de TÜFE Nisan ayı içerisinde yıllık %4,2 artışla Eylül 2008’den bu yana en güçlü yükselişini kaydederken, piyasa beklentileri de açıklanan verinin oldukça gerisinde kaldı. TÜFE verisinin açıklanmasıyla birlikte ABD 10 yıllık tahvil faizi %1,70 ile 12 Nisan’dan bu yana en yüksek seviyesine çıkarken, tahvil faizleri haftanın kalan bölümünde kazançlarının bir kısmını geri verdi.
ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi haftayı 6 baz puan yükselişle yüzde 1,64’ten tamamladı. Küresel bazda ise enflasyon endişelerinin ortaya çıkmasında önemli rol oynayan bakırın libre fiyatı hafta içinde 4,87 dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Bununla birlikte bu seviyeden gelen kar satışlarıyla kazançlarını koruyamadı ve beş haftalık yükseliş serisini sonlandırarak haftalık bazda %0,9 kayıpla 4,64 dolara geriledi.
Yine bu hafta demir cevherinde de rekor seviyeler görüldü. Buna karşılık demir vadelileri hafta içinde 218 dolarla rekor seviyeye ulaşmasının ardından haftayı %2,2 düşüşle 210,08 dolardan tamamladı.
Küresel Enflasyon Dalgası TL Üzerinde Baskı Kuruyor
Küresel emtia fiyatlarının rekor seviyelerine ulaşmasıyla birlikte birçok gelişmiş ülkede enflasyon dalgası baş gösterdi. ABD’de enflasyonun beklentilerin üzerinde gelmesi tetiği çekti.
Türkiye geçtiğimiz üç yılda %15-24 arasında dalgalanan enflasyon ile uğraşırken, bir de üzerine Kovid-19 krizi nedeniyle küresel tedarik zincirindeki bozulmalardan kaynaklı emtia fiyatları dalgası geldi. Nisan’da %17.1 olan yıllık enflasyonun %20’lerde seyretmesi beklenmektedir.
Dünyada belirli bir süredir düşük enflasyon hatta zaman zaman dezenflasyon süreci görülmekteydi. Bu nedenle küresel merkez bankaları rahatlıkla parasal genişleme yapıyorlardı. Bununla birlikte faiz oranları tarihi düşük seviyelerde kalmayı sürdürüyordu. Negatif reel faiz bile konuşuluyordu. Fakat Kovid-19 salgınıyla birlikte yaşanan çöküş sonrası toparlanmaya başlayan gelişmiş ekonomilerin yarattığı talebin de etkisiyle enflasyon yeniden küresel ekonominin gündemi haline geldi.
Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin beklentisi ülkede yıllık enflasyonun %3.6 olması yönündeydi. ABD’de çekirdek enflasyon da %3 oldu. Geçen hafta %1.56 olan 10 yıllık ABD Hazine tahvilinin faizi enflasyon verisi sonrası yüzde 1.69’a kadar çıktı. Ancak bu oran mart ayı sonunda %1.74’lük zirvenin oldukça altında olsa da hızlı yükselişin önümüzdeki hafta içerisinde görülüp görülmemesi halen merak konusu.
ABD’de enflasyonun ve getiri eğrisini pozitifte tutmak için piyasada faizlerinin yükselmesi, dövizin kaynağına geri dönmesi anlamına gelmektedir. Bu durum döviz ihtiyacı olan ülkelerin para birimleri üzerinde baskı yaratıyor.
Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, Türkiye’de cari dengenin 17 ay üst üste açık verdiğini söyleyerek, “Cari işlemler dengesi, geçen yıla göre mart ayında ve birinci çeyrek bazında daha iyi rakamlara işaret etmektedir. Bu senenin genelinde de daha olumlu bir yıllık cari açık seviyesi gerçekleşebilir. Tabii belirleyici olan iki faktörün eğilimi ve ağırlığı burada önemli olacaktır: Turizm ve ihracat. Pandemi dönemi içinde vaka sayılarının artmasının sebep olduğu durum ve aşılamanın yeterli seviyede olmaması turizm sezonu açısından aşağı yönlü risk oluşturabilir. 17 Mayıs’tan sonra yeniden açılma öngörülse de, bazı ülkelerin Türkiye’ye ilişkin karantina önlemleri içeren kararları seyahatleri de olumsuz etkileyebilir. Buna karşın; yurtiçinde beklentiler turizm sezonu için daha olumlu. Geçen seneye göre turizm gelirlerinde bir miktar düzelme olacaktır, ancak 2019 normalinin altında da kalacaktır” dedi.
Endeksler düşerken, ABD’de rekor açık meydana geldi
Enflasyonun sadece ABD’de görülmediği açıktır. Bu anlamda küreselde de bir enflasyon dalgasıyla karşılaşmamız mümkün. Bu sebeple IMF Başkanı’nın ve ABD Merkez Bankası FED’in aylık raporuna bakarak şu yorumu getirebiliriz; enflasyon geliyor, faizler artacak.
Bazı uzmanlar bu enflasyon dalgasının kalıcı olmayacağı konusunda vurgular yapıyor. Kovid etkilerinden kaynaklanan bir süreç olduğunu ve gelip geçici olduğunu söyleyenler de mevcut. Ancak Türkiye ve benzeri gelişen ekonomilerin bu dalgayı nasıl göğüsleyeceği halen merak konusu. Elbette sadece TL değil, ABD verisi sonrası Tayland bahtı ve Güney Kore wonu da değer kaybetti. ABD hisse senetlerinde de birtakım kayıplar meydana geldi.
New York borsası, beklenenden yüksek gelen nisan ayı enflasyonunun ardından ciddi bir düşüş ile günü tamamladı. Kapanışta Dow Jones endeksi, 680 puanın üzerinde değer kaybetti ve %1.99 azaldı. S&P 500 endeksi %2.12 ve Nasdaq endeksi %2.67 kayıp yaşadı.
ABD federal hükümetinin bütçe açığı nisanda 226 milyar dolar oldu. Ülkede, 2021 mali yılının yedinci ayı olan nisan itibarıyla toplam bütçe açığı 1.9 trilyon dolara ulaştı. Türkiye ise nispeten dengeli giden bütçesi ile bu süreçte ikiz vermemek için dikkatli davranmaktadır. Türk lirası üzerindeki baskıyı hafifletmek ancak Cari denge tarafında bir toparlanma ile mümkün olacak gibi görünüyor.