Tüm dünyayı derinden sarsan koronavirüs salgını sosyal hayattan politikaya, gündelik alışkanlıklardan ekonomiye kadar birçok alanda geri dönülmez değişikliklere yol açıyor. “Sosyal mesafe” kavramını hayatımıza sokan salgın iş dünyasında da önemli dönüşümleri beraberinde getiriyor. Uzaktan çalışma artık birçok işletme için sıradan bir uygulama haline geldi. Bununla birlikte iş dünyasının insan kaynakları politikaları da salgın sonrasında daha farklı bir hal alacak. Dünyaca ünlü McKinsey danışmanlık firmasının yaptığı son araştırma, salgın sırasında ve sonrasında işgücü becerilerinin nasıl değiştiğini ortaya koyuyor.
“Beceri Açıklarını Kapatma” Hedefi
30 Nisan’da yayımlanan araştırma sonuçlarına göre işletmeler “beceri açıkları”nı kapatmayı acil bir ihtiyaç olarak görüyor. Ankete katılanların çoğu, mevcut çalışanlarda beceri geliştirmenin bu boşlukları kapatmanın en iyi yolu olduğunu ve pandemi başladığından beri yeniden beceri kazan(dır)ma çabalarının ikiye katlandığını belirtiyor. Pandemi şartlarının iş dünyasında rekabeti her anlamda kızıştırdığı somut olarak gözlenen bir olgu. Burada “beceri açığını kapatma” iki yönlü olarak gerçekleşiyor. Birincisi, işten çıkarmaların başdöndürücü bir hıza ulaştığı dönemde çalışanlar işlerini korumak için becerilerini gönüllü olarak artırıyor. İkincisi ise işletmeler artan rekabet ortamında güçlerini korumak için çalışanlarının becerilerini geliştiriyor.
Salgın sonrasında iş bulmak belki de eskisinden çok daha zor olacak. Araştırmada iş arayanlar için altın değerinde tavsiye niteliğinde olacak bazı noktalar mevcut. Yeni koşullarda işletmeler hangi becerilere önem veriyor? Bahsi geçen araştırma sonuçlarına göre yeni dönemde sosyal ve duygusal nitelikli beceriler bir adım öne çıkıyor. Empati, liderlik ve uyum sağlama bunlardan birkaçı. Güçlü kurumsal yapıya sahip işletmeler daha şimdiden personelinin bu becerilerini uzun vadede geliştirmeyi amaçlayan stratejileri geliştirmiş ve kısmen uygulamaya koymuş durumda. Nitekim araştırmaya katılan işletmelerin yüzde 69’unun salgından öncesine göre beceri geliştirme uygulamalarını artırdıkları görülüyor. Yüzde 58’i ise iş gücündeki beceri açıklarını kapatmayı yine salgın öncesine göre daha yüksek bir öncelik haline getirmiş durumda.
Sosyal ve Duygusal Beceriler Öne Çıkıyor
İşletmelerin beceri geliştirme çabalarının “daha yumuşak” alanlara, gelişmiş bilişsel becerilere odaklandığı açıkça görülüyor. Araştırmada şirketlerin öncelik verdiği 25 özel beceri soruldu ve katılımcıların yarısından fazlası liderlik, eleştirel düşünme, karar verme ve proje yönetimi becerilerini geliştirmeye odaklandığını bildirdi. 2019’daki sonuçlarla karşılaştırıldığında, katılımcıların odak noktasında en büyük artışı sosyal ve duygusal beceriler oluşturuyor. Geçtiğimiz yıla göre kişilerarası becerilere ve empati becerisine odaklandığını belirten işletme sayısı iki katına çıktı. 2019’daki aynı araştırmaya kıyasla önemi artan beceriler arasında liderlik, eleştirel düşünme / karar verme, proje yönetimi, uyum / sürekli öğrenme, temel dijital yetenekler ve kişiler arası beceriler / empati bulunuyor. Söz konusu veriler işletmelerin salgın sonrası insan kaynakları politikasının nasıl gelişeceğine dair önemli ipuçları sunuyor.
“Beceri Açıkları” Kapanmaya Başladığında…
McKinsey aynı araştırmayı her yıl tekrarladığı için yıllara göre değişimi gözlemek de mümkün. Salgının ilk döneminde, 2019’da dahi işletmeleri beceri açığını acil ve kritik bir sorun olduğunu fark ettikleri görülüyor. Bu yıldan itibaren işletmeler çalışanlarının becerilerini programatik bir şekilde geliştirmek için adımlar atmaya başlamış. Araştırmada yüzde 71 ile 90 arasında, beceri dönüşümlerinin işletmeler üzerinde olumlu etki sağladığı aktarılıyor. Söz konusu çabaların şirket stratejisini gerçekleştirme yeteneği, çalışanların performansı ve memnuniyeti ve işletmenin itibarı için olumlu katkı sağladığı görülüyor. Ayrıca, beceri açığını kapayan işletmelerin ekonomik getiri artışı yaşarken üretkenlik ve personel moralinde artış yaşadığı gözlemleniyor.
Beceri Açığı Nasıl Kapatılır?
McKinsey uzmanları “beceri açığını kapama” için işletmelere üç faz altında dokuz adımlık bir plan öneriyor:
1. Faz | Keşif: Potansiyel beceri açıklarını değerlendirmek için işgücü planlaması
- Gelecekteki talebi ve / veya belirli becerileri değerlendirme
- Mevcut beceri arzını belirleme
- Beceri açıklarının analizi
2. Faz | Biçimlendirme: İş gücünün geleceğe hazır olmasını sağlamak için bir beceri stratejisinin geliştirilmesi
- Beceri açıklarını kapatmak için bir girişim portföyü tasarlama
- Belirli roller ve / veya çalışan grupları için özel öğrenme yolları ve sunum planları tasarlama
- Hangi teknolojilerin kullanılacağına karar verme
3. Faz | Değişim: Altyapının yeniden tasarlanması
- Öğrenmeye odaklı bir “beceri merkezi” veya başka bir organizasyon yapısı kurmak
- En kritik beceri gereksinimlerini ele alan kapsamlı kapasite geliştirme programları aracılığıyla organizasyon genelinde geniş ölçekte bir beceri dönüşümü sağlama
- İş gücünün ve etkinin dinamik takibinin uygulanması
Salgın Bittiğinde “Ayakta Kalmak”
Birçok ülkede vaka sayıları hızla artmaya devam etse de geliştirilen aşıların etkinliği uzun vadede salgının kontrol altına alınabileceğini gösteriyor. Nitekim ABD’nin aşı tedarik sorununu çözdüğü, Birleşik Krallığın 35 milyon sınırına ulaştığı bir dünyada diğer ülkelerin de kısa süre sonra benzer bir başarıyı yakalayabileceğini söyleyebiliriz. Elbette riskler hala sona ermiş değil. Ancak geleceğe dair umutsuz olmak için de bir sebep yok.
Böyle bir ortamda işletmeler için temel mesele salgın koşullarında “ayakta kalmak” olacaktır. Hem arz hem de talep yönünden gelen baskılara karşı işletmeler iş gücünün niteliğini artırma yoluna gidiyor. “Beceri açığını kapama” hedefi, şiddeti ürkütücü boyutlara ulaşan rekabette var olabilmek için hayati önemde.
Ülkemizdeki işletmelerin de bu yönde hızla adım atması gerekiyor. Salgın bittiğinde “ayakta kalanlar” için uçsuz bucaksız bir fırsatlar alanı doğacak. Ayakta kalmak için en etkili yolun ise iş gücünün değişen şartlara uygun biçimde geliştirilmesi olduğu görülüyor. Dijitalleşmenin baş döndürücü bir hıza ulaştığı bu günlerde tüm sektörlerimizin bu alanda etkili adımlar atması gerekiyor. Hem kamu hem de özel sektörün dijitalleşme çabaları tufan sonrası Türkiye gemisinin sağ salim güvenli limana ulaşmasında büyük rol oynayacak.