2020’nin makro ekonomik göstergeleri ve 2021 beklentileri

Küresel salgını ekonomi üzerindeki etkilerinin en ağır olduğu dönemi 2020’nin ikinci çeyreği olarak saptayabiliriz. Avrupa ve Amerika’da gerçek anlamda yayılmaya başladığı dönem buraya isabet etmektedir. Ülkemizde de 2020 Mart ayında ilk vaka tespit edilmişti.

Bu bağlamda, dünya geneli GSYH, İstihdam ve büyüme rakamları üzerinde bir değerlendirme yapmak gerekmektedir. Yaşam şartlarımızı alt üst eden pandeminin ekonomiyi olumlu etkilemesi zaten beklenemezdi. Nitekim alınan önlemler yaşam şartlarımızı değiştirirken, tüketim alışkanlıklarımızı ve alışveriş yöntemlerimizi dahi değiştirdi.

OECD tarafından Mart 2021’de yayınlanan ve bu dönemleri karşılaştıran rapora baktığımız zaman dünya hasılasının salgın öncesi yani 2019 da açıklanan beklentilerin çok altında kaldığını görmekteyiz. Özellikle de salgının tüm dünyaya yayıldığı dilim olan 2020 ikinci çeyrekte. Şekil 9A

Şekil 9. Gelişen küresel büyüme beklentileri

Siyah : Kasım 2019 öngörüsü
Mavi: Aralık 2020 öngörüsü
Turuncu: Mart 2021 öngörüsü

9B’ye baktığımızda G20 ülkeleri özelinde de düşüşün benzer oranda olduğu görülmektedir. Ancak Mart 2021’de yayınlanan rapor içerisindeki güncel beklentilere bakarsak, salgının kontrol altına alınma ihtimalinin yükselmesinin de etkisiyle beklentiler bir miktar yukarı çıkarılmış durumdadır.

Yine açıklanan büyüme rakamlarını da incelersek, 2020’de büyük küçülme yaşayan küresel anlamdaki büyük ekonomiler, yeniden büyüme sürecine girmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda Mart 2021 itibariyle büyüme beklentileri 2020 Aralık ayındaki beklentilere göre arttırılmıştır.

Aşılamaların yaygınlaşması ile birlikte önümüzdeki süreçte normale dönüşün hızlanacağı ön görülmektedir.

Şekil 6. Bazı sektörlerde emek piyasası koşulları hala zayıf


Şekil.6 üzerinden bazı ilişkili sektörler bazında emek piyasası üzerindeki etkiyi de saptayabiliyoruz. Euro bölgesinin aynı zmanda tek bir birim olarak da eklendiği tabloyu incelersek, 2020’nin ikinci çeyreğinde istihdam oranlarında ciddi düşüşler olduğunu görmekteyiz. Çalışma saatlerindeki bu düşüş salgının tüm dünyada en ciddi biçimde yayılmış olduğu 2020 ikinci çeyreğine denk gelmektedir.

Yine aynı grafikte, 2020’nin son çeyreğine doğru şokun bir nebze atlatıldığı ve çalışma saatlerindeki düşüşün yeniden yukarı yönlü hareket ettiğini görmekteyiz. Tablo en dikkat çekici azalmanın 2020’nin ikinci çeyreğinde %25 ile İspanya’da olduğunu görmekteyiz.

Şekil 1. 2020’nin 4. çeyreğinde büyüme devam etti ancak artan uyuşmazlıklara dair işaretler var.

Son olarak, 2020’nin 4. Çeyrek verilerine bakarsak, dünyada küçülme trendini kırarak yeniden büyüme oranları yakalayan iki ülke görmekteyiz; Çin ve Türkiye. Burada salgın döneminde alınmış olan çeşitli önlemleri etkisi olmakla birlikte, salgın öncesi yaşadığımız yüksek oranlı küçülmelerden kaynaklı olarak büyüme rakamı yakalamamız beklenmekteydi.

Ekonomik büyümeyi kalıcı ve istikrarlı hale getirmek için önümüzdeki dönemde uygulayacağımız politikalar büyük önem arz etmektedir. Geçtiğimiz haftalarda açıklanan ekonomik reform pakedinde yer alan finansal istikrarı sağlamaya yönelik atılacak adımlar planlı ve tavizsiz şekilde yerine getirilmelidir.

Orta ve uzun vadede cari açıkla büyüme modelinden uzaklaşarak, doğrudan yabancı yatırımlar ve yurt içi talep miktarını arttıracak politikalar ile daha kalıcı bir büyüme serüveni yakalayabiliriz. Döviz kurunu düşürmek için faiz arttırmak gibi geçici ve etkinliğini yitiren, sonu olmayan bir girdaba girmek bizi zora sokacaktır.

Kaynakça

OECD Economic Outlook, Interim Report, Mart 2021

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir