TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, Türkiye’nin bütün ekonomik sorunlarının arkasındaki ortak sorunun ekonomik yapının verimsizliği, döviz kazandıramaması, istihdam yaratamaması, yüksek teknolojili ürün üretememesi olduğunu bildirdi. TÜSİAD Başkanı Kaslowski de, tarım için özel program önerdi.
Aydınlık gazetesinden Recep ERÇİN’in haberine göre TÜSİAD Genel Kurulu dün hibrit ortamda yapıldı. TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ve konukların uzaktan katıldığı toplantıda divan kurulu üyeleri, bazı üyeler ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan hazır bulundu. Genel Kurulun Divan Başkanlığını Bülent Eczacıbaşı yaptı. Tuncay Özilhan her zaman olduğunu gibi genel makro ekonomik çerçevede, iktisadi, siyasi ve politik gelişmelere yönelik sermayedarların görüşlerini özet bir şekilde aktardı. Özilhan konuşmasında 1971 yılında kurululan TÜSİAD’ın bu yıl 50. yaşını kutladığına işaret ederek, o günkü koşullar ile bugün yaşananlar arasında benzerlik kurdu. “Elli yılın ardından dönüp bugüne bakalım” diyen Özilhan, “Bugün de küresel ekonomide ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bretton Woods sisteminin çökmesinin ardından kurulan ve kalıcı olacağı düşünülen neo-liberal düzen, 2008 krizinde almış olduğu yaraları sarmaya uğraşıyor. İnsanoğlu şimdi de Mars’a gidiyor. Artık dördüncü sanayi devrimini konuşuyoruz. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Soğuk Savaş dönemi kapandı ama adeta yeni bir Soğuk Savaş, bu defa da ABD ve Çin arasında yaşanıyor. 70’lerdekilerden farklı olsa da iç ve dış mihrak söylemleri bugün de gündemde. Cari açık ve finansman sorunumuz aynen devam ediyor. Daha geçen hafta TL yüzde 10 civarında değer kaybetti. Türkiye’nin kişi başına geliri yüksek gelirli ülkelerin hala beşte biri civarında” dedi.
ALTI MADDELİK SORUN DEĞİŞMİYOR
Türkiye ekonomisinin kök sorunlarının neredeyse Cumhuriyetin kuruluşundan beri hep aynı olduğunu belirten TÜSİAD YİK Başkanı, bu sorunları şöyle sıraladı: “Tasarruf açığı, TL’nin değerinin istikrarı, fiyat istikrarı, yeteri kadar nitelikli istihdam yaratamama, üretim yapısının dönüşümü, kamu harcamalarının ekonomik verimliliği artıracak biçimde kullanılmaması.” Yüksek faiz oranlarının tasarruf açığının bir sonucu olduğunu ifade eden Özilhan, “Tasarrufları artırmazsak, TL’ye güveni tesis edip uzun vadeli dış kaynak çekmezsek, hiçbir faiz indirimi kalıcı olmaz” diye konuştu. Sokaktaki vatandaştan iş insanlarına kadar herkesi ilgilendiren kronik problemimizin TL’nin değerindeki yüksek oynaklık olduğunu vurgulayan Özilhan, “TL’deki değer kaybının bir nedeni döviz geliri üretme kapasitesinin düşüklüğü ise bir diğer nedeni de geleceğe ilişkin belirsizlik ve güvensizliktir. Aynı sorunun hep tekrarlamaması için ekonomik yapının dönüşüp döviz gelirlerinin artırılması ve ekonomi yönetiminin güven sağlaması gerekir” mesajı verdi.
KALICI ÇÖZÜM: ÜRETİMİ ARTIRMAK
Fiyat artışları ile mücadele etmek için fiyat kontrollerinin yetmediğinin tecrübeyle bilindiğini, kalıcı çözümün üretim kapasitesini artırmak olduğunu kaydeden Tuncay Özilhan, “Şimdi önümüzde kaçırmamamız gereken bir fırsat var” diyerek Avrupa’nın yakından tedarik, yeşil dönüşüm ve dünya tedarik zincirinin sunduğu fırsatlara işaret etti. Özilhan’ın konuşmasında en önemsediğimiz cümle ise şu oldu: “Yine şimdiye kadar uygulanan tüm teşvik programlarına rağmen bir türlü gerçekleştirilemeyen bir hedef de üretim yapısındaki dönüşüm. Yukarıdaki tüm sorunların arkasındaki ortak sorun ekonomik yapının verimsizliği, döviz kazandıramaması, istihdam yaratamaması, yüksek teknolojili ürün üretememesi.” TÜSİAD YİK Başkanı, adeta yarım asırlık bir özeleştiri yaparak, kamu tarafından özel sektöre sağlanan tüm teşviklere rağmen bütün sorunların temelini oluşturan yukarıdaki dört alanda başarı elde edilemediğini tarihi anlamda kayda düşmüş oldu. Bunun yanında Özilhan, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, kurumlardaki ani değişiklikler, gençlerin eğitimi, toplumsal fakirleşme, hukuk devletinin tesisi gibi konulardaki eleştirilerini de dile getirdi. Özilhan, kadınlar, gençler ve dezavantajlı kesimlerin gelirlerinde artış sağlanmasını da istedi.
TÜSİAD BAŞKANI: AVRUPA KONSEYİ’NİN KARARI KABUL EDİLMEZ
TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski de konuşmasında ekonomik sorunlara değindi. Ancak bizim dikkatimizi daha çok çeken bir konuda Avrupa Birliği’ne yönelik eleştirileri oldu. Başkan Kaslowski, Avrupa Konseyi’nin geçen hafta aldığı karara işaret ederek, ABD’nin alacağı tavra göre tutum takınacak olan Avrupa Birliği’ni eleştirdi. “Yıllardır Türkiye’yi aday ülke olarak tanımlamayan Avrupa Birliği, bu kez de değerlendirmelerinde ve eylem planında ülkemizi aday kategorisinde tanımlamadı. Dert çıkaran ya da tehdit oluşturan bir komşu, ya da rakip diye gördüğünü, AB açısından olumlu bir davranış izlediğinde mükafatlandırılacağı aksi halde yaptırımları devreye sokacağını açıklamış oldu” diyen Kaslowski, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bunu kabul edilmez buluyoruz. Adaylık sürecinin, Türkiye’nin demokratik standartlarındaki gerilemeler kadar, AB’nin bazı üyelerinin, neredeyse müzakereler başladıktan hemen sonra bu sonucu engellemeye yönelik çabaları nedeniyle, komaya girdiğini biliyoruz. O dönemdeki gelişmelerin, kurumsal tanığıyız. Ama bu durumun değişmez olmadığına, tarihin, coğrafyanın ve dünyadaki yeni güç dengesinin bu durumu er ya da geç değiştireceğine de inanıyoruz. Dolayısıyla, bizim açımızdan üyelik hedefi tedavülden kalkmış değildir.”
TARIMA ÖZEL PROGRAM
Konuşmasında “Gıda enflasyonunun özel olarak ele alınmasının, tarım sektörünün sorunlarını gündeme getirecek ve kalıcı olarak çözecek bir programın da hazırlanmasının gereğine inanıyoruz. Bu konularda hazırladığımız kapsamlı raporun yetkililerce değerlendirileceğini umuyoruz” diyen Kaslowski, “Reform Programında bu yönde öngörülmüş adımların takipçisi olacağız. Gıda enflasyonu ve işsizliğin, artması ve yayılması; eğer önlem alınmaz ise toplumumuza çok zarar verecektir” mesajı verdi. Bilindiği üzere TÜSİAD tarımda dönüşüm için kapsamlı bir rapor yayınlamıştı
TL’YE GÜVEN SAĞLANMALI
TÜSİAD Başkanı da yine İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, TÜİK ve Merkez Bankası Başkanlarının sürekli değiştirilmesi gibi konuları eleştirdi. Ayrıca NATO’da kalınmasının ve AB kapısına bağlanılması gibi konuları “müttefiklik egemenliğe zarar vermez” şeklinde yorumladı. “Dünyanın yeni düzeni, belli ki inşa ediliyor. 2021 de gelecek on yılın temel taşlarının döşeneceği yıl olacak” diyen Kaslowski, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı bu yıl imzalamasını önerdi. İşsizliğin bugünü ve geleceği tehdit ettiğini kaydeden Kaslowski, dünyada artık kolay finansman koşullarının giderek ortadan kalktığı uyarısı yaptı. TL’ye güven kazanılmadığında krizden çıkışın çok daha uzun süreceğini vurgulayan Kaslowski, ikiz açık konusunda da uyardı.