Sitemizi tasarlarken en çok istediğimiz üreten kesimlerle birebir ilişki içinde olan insanların sitemizde yazı yazması idi. Bu isteğin nedeni, üreten kesimlerin coşku ve sesinin bu ekranlardan paylaşılmasıydı. Üretimin, zaman zaman keçi, koyun dışkıları içinde, zaman zamanda madencinin, doğanın tüm zorluklarına karşın yurdumuz değerlerini açığa çıkartıp geleceğimiz için kullanımımıza sunmasıydı.
Yola çıkalı 12 gün oldu. 3 Mart’ta ilk yazılarımız, haberlerimiz okuyucu ile buluştu. Sitemiz çok hızlı bir şekilde okuyucu ve yazarları ile bir araya geldi, sevildi. Her geçen gün sitemiz takipçisi artmakta. Takipçilerimizden gelen mesajlar bu siteyi ayakta tutan, HİÇBİR MADDİ MENFAAT BEKLEMEDEN çalışan arkadaşlarımızın morallerini yükseltiyor.
Bende site yönetiminin kolay olduğunu düşünenlerdendim. Şimdi öyle düşünmüyorum. Haberi takip etmek. Bulunan haberi zaman geçirmeksizin en doğru şekilde okuyucuya iletmek hem meşakkatli hem de sorumluluk isteyen bir görev. Bunu günlük işlerinizin; okul, iş gibi kendi özel ve olmazsa olmaz işlerinizin yanında, sadece hobi olarak yapmak dahi zor. Arkadaşlarımız bunu hobi ötesinde, VATANA HİZMET bilinciyle yerine getiriyorlar.
Yazarlarımız ise içinde bulundukları iş kollarından çok güzel bilgiler, tecrübeler aktarıyorlar. Başından bu yana yanımızda yer alan Mehmet Öztürk bize Anadolu’nun bozkır ve yaylalarından esintiler getiriyor.
Son Anadolu gezisinde ziyaret ettiği Kayseri Kocasinan Ebiç köyünde Hayrettin Uçmak’ın sözleri, bizim sitemiz EKOPOLİTİK’in sloganı olabilecek nitelikte. Mehmet Öztürk’ün yazısından olduğu gibi aktarıyorum.
Baba Hayrettin Bey yıllarca yol ve baraj inşaatlarında kamyonuyla çalışmış. ” bak” dedi.
“Evimin üstünde, ahırımın üstünde, traktörün üstünde, bütün kamyonlarımda Türk bayrağı var”.
Sonra ekledi :” O BAYRAĞIN DALGALANMASI İÇİN ÜRETMEMİZ LAZIM.”